20 Aralık 2019 Cuma

Evde Manikür Nasıl Yapılır?

Herkese merhaba! Ellerimizi güzel gösteren detaylardan biri tırnaklarımızın şekli ve bakımı. Gecenin bir yarısı bile evde kendi imkanlarımızla yalnızca iki alet kullanarak manikür yapmamız mümkün. Ben manikür için herhangi bir markadan törpü ve tırnak eti pensi kullanıyorum. 
Birkaç dakika suyun içinde beklettiğim parmaklarımı kuruladıktan sonra pens yardımıyla etlerini geriye doğru itiyorum geriye doğru itme işlemini hafifçe yukarı doğru yapıyorum. Daha sonra en köşe kısmından başlayarak pensi hiç kaldırmadan kesmeye başlıyorum. Burada en önemli detayın elimizi kaldırmadan kesmek olduğunu öğrenmiştim bir uzmandan. Ardından tırnaklarımı törpüleyerek tırnak ve et bakım yağı ile nemlendiriyorum ve yağı iyice emmesini bekliyorum. Ben evde kendi yaptığım tırnak bakım yağını kullanıyorum vazelin de kullanılabilir bunun için. Oldukça etkili buluyorum. Son olarak tırnaklarımız ojeye uygun hale geliyor. Mutlu günler ☺️


1 Aralık 2019 Pazar

Bi' Kitap "Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor" ♡

Kurgusal olmayan kitaplardan gerçekten çok keyif alıyorum. Görselimde olduğu gibi beğendiğim her sayfasına bir işaret bırakmaktan yeni öğrendiğim bilgilerin altını çizmekten ve sonraki zamanlarda tekrar dönüp incelemekten oldukça keyif alıyorum. Rövşen Abdullaoğlu'nun bu kitabı da bana bu hazzı sonuna kadar yaşatan kitaplardan bir tanesi "zor olsa da hayat devam ediyor"
Kitabın ismi, sanki bir kişisel gelişim kitabı imajı çizse de aslında bir psikoloji kitabı ve kişisel gelişimine önem veren bu anlamda kitaplar okuyan kimselerin de çok seveceğini düşündüğüm bir kitap. Her bölüm sanki mini bir tez değerinde benim için. Kitabı neden bu kadar sevdiğimi işaretlediğim kısımları paylaşarak anlatmaya devam edeceğim.
  • Bize haksızlık yapanlar olmazsa affetmeyi öğrenemeyiz.
  • Her şey sürekli istediğimiz şekilde olursa yolumuzdan saparız, güçlükle kazandığımız nimetler için şükretmeyi öğrenemeyiz. Elimizdekinin kıymetini bilemeyiz.
  • Hayat istediğimiz her şeyi anında bize sunsaydı, isteklerimizin gerçekleşme becerisini geliştiremezdik.
  • Etrafımızdakiler kusursuz olursa hayatımız monoton olur, mükemmelliyetçi olmak meziyet olmaktan çıkar. İnsanlar gelişmek için çaba sarf etmekten imtina eder. Çevremizdekilerde gözlemlediğimiz kusurlara bakarak kendi hatalarımızı düzeltme fırsatı buluruz.
  • Hayat bizim yerimize her şeyi yapsaydı, yaratıcılığımızı, potansiyelimizi fark edemeyeceğimiz için gelişimimiz dururdu.
  • Başkalarının da acı çektiğini veya zaman zaman başarısız olduğunu anlamadıkça etrafımızdakilerle empati yapmayı ve onlara saygı duymayı başaramayız. 
  • Olumsuz duyguları tanımadıkça olumlu duyguları ayırt edemeyiz.
  • İnsan kötülüklerle, zulümle karşılaşmadıkça kendinde cesaret ve adalet duygusunu geliştiremez.
  • İnsanlar hata yapıp güçlüklerle karşılaşmadıkça kendi yanlışını düzeltmeyi öğrenemez.
  • İnsan engelleri aşmadıkça ve bir şeyleri başarmak için çaba göstermedikçe sağlam bir iradeye sahip olmayacağı gibi ağırbaşlı da olamaz.
Yaşanmış, gerçek hikayeler ve zaman zaman hadisi şerif ve ayetlerle desteklenmiş bölümler kitap okumaya başlamadan önceki ruhsal durumumla sonraki durumum arasında belirgin, fark edilecek bir gelişim yarattı diyebilirim. Mutlaka okunmalı. :-)

25 Kasım 2019 Pazartesi

Tarihi Asansör ve Kırkmerdiven Kafe

Bir şehri sokaklarında yürümeden keşfedemeyeceğimizi söylüyor İlber Ortaylı. İzmir'in güzel sokaklarından bir tanesi tarihi asansörü de içine alan Dario Moreno sokağı. 
Asansör'ün tarihi 1907 yılına dayanıyor. 155 basamak merdiven uzunluğunda iki caddeyi birbirine bağlıyor bu güzel yapı. Dario moreno müzikleri ve muhteşem manzarasıyla insanın ruhuna dokunuyor. İzmir'in güzelliklerini ortaya koyuyor. Bir diğer güzel yanı ise asansör sayesinde bu sokakta ve hemen yan sokaklarda eski evlerden oluşan muhteşem kafeteryalar. Önceleri hemen dario moreno sokağında girişte ilk sağa çıkan yoldaki Taş ev'de oturur kitabımı okur içeceklerini denerdim. Şimdilerde ise hemen yan sokakta keşfettiğim Kırkmerdiven kafede kahve içmeyi tercih ediyorum. Bu kafeye renkli merdivenlerden çıkılabildiği gibi dario moreno sokağında ilk sol sokaktan yürüyerek de ulaşılabiliyor ve sokak manzarası muhteşem olduğu için bu yolu kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Rengarenk fotoğraflar elde etmeniz mümkün. 
Kırkmerdiven kafe self servis, zengin tatlı ve kahve menüsüyle, uygun fiyatları ve deniz manzarası sayesinde favoriniz olacak. Kahvenizi içtikten sonra ise Konak tarafına yürüyebilir gün batımının tadını çıkartabilirsiniz.

(Sokak manzarasından örnekler)
(Sokak manzarasından örnekler 2)
(Kafenin manzarası)

23 Kasım 2019 Cumartesi

Sade/ce Tüketim Olgusu Üzerine

"Fazlası, daha fazlası, hep daha fazlasını istemek insanın doğasında mı var, yoksa çağımızın salgın bir hastalığı mı? " 13 yazarın kaleminden çıkmış bu kitap tüketim olgusu üzerine 13 farklı bakış açısından denemeler sunuyor. Bir denemede iktisat tarihi açısından bir diğer denemede tasavvufi penceresinden gerçekten bu kadar tüketmek zorunda mıyız? sorusuna cevap buluyoruz. Sadeleşmenin etkileyici dünyasına dokunuyoruz kelimelerle. Daha önce marie kondo ile sade bir hayat sürmek için istekli olmaya başlamıştım, şimdi bu kitap ile fikirlerim derinleşti. Sanki sağlamlaştı. Sevdiğim dizelere yer vererek kitabı neden okumalısınız, ifade etmeye çalışacağım.

"Günümüz bireyine mükemmel insanlar ve mükemmel yaşamlar sunularak, kendisine ait olanlardan bazen de bizzat kendisinden memnun olmaması; tamamlanmayı ya da farklılaşmayı arzulaması istenir. Aslında burada yapılan niyetli bir yönlendirme ile benlik imajı sorgulamasıdır. "Ben kimim?", "Kim olmak istiyorum?", "Diğerleri tarafından nasıl algılanıyorum?" ve "Nasıl algılanmak istiyorum?" sorularına verilecek cevaplar gerçek ve ideal benlikleri ve aralarındaki algısal mesafeyi tanımlamamızı sağlar. Burada üzerinde durulması gereken konu, gerçek ve ideal benliklerimiz arasındaki mesafenin yarattığı gerilimdir. Olduğumuzu düşündüğümüz kişiden çok farklı birisi olmak istiyorsak, mutsuz olmak için çok nedenimiz var demektir. Olmak istediğimiz kişi bizden ne kadar uzakta ise, mutsuzluğumuz da o kadar dramatik olacaktır."

"Bireyin gerçek ve ideal benlik imajları arasındaki dengenin korunması ya da buradaki gerilimin azaltılması, tüketimcilik ideolojisinin kesinlikle istemeyeceği bir sondur."

"Bireyin kendini ifade etme çabasında, tüketim nesnelerine ve onlar tarafından yaratılan sembollere duyduğu ihtiyaç da güçlenmektedir. Bireyin kimliği geleneksel kabullere göre elde edilen bir şey olmaktan çıkmış, birer tüketici oldukları gerçeği temelinde, seçtikleri tüketim nesneleriyle meydana getirilmeye başlamıştır."

"Reklam mesajları da dahil olmak üzere tüm bu mesajlar bize, "nasıl birisi olmamız gerektiğini" ya da "nasıl birisi olmayı istememiz gerektiğini" söyler."

"Moda, sadece neyin moda olduğunu söyleyerek bireyi yönlendiren bir sistemdir."

"Dünya nüfusunun dörtte üçü yetersiz ve niteliksiz beslenerek geri kalan dörtte birini beslemek için çalışıyor, küresel gıda sisteminin ürettiği gıdayı ödeme gücü olan gelişmiş ülkeler tüketiyor. Gıda, sosyal teminatı olması gerekirken daha çok siyasi ve politik bir silaha dönüşüyor."

"İsraf ve aşırılıklar, nefsimize hakim olamayışımızdandır."

"Çünkü dünyada birçok insan açlık çekerken müsrif olan, nefsinin esiridir."

21 Kasım 2019 Perşembe

İtalyan mutfağı mı desem İspanyol mu? Damak Tadı ♡

Türk mutfağına bayılırım ama başka mutfakların tadına da bakmak isterim neden olmasın. ♡
Bugün evde olmanın keyfini evdeki malzemelerle bruschetta ve son dönemin popüler tatlısı san sebastian ile çıkardım. 
Bruschetta normalde taze fesleğen ve mozarella peyniri ile oluyor ama ben bugün enfes pesto sosu ve top peynir kullandım. Tam buğday ekmeğimi dilimleyerek kızarttım üzerine pesto sosu sürerek peynir ve domatesle süsledim. Özellikle çayın yanında gerçekten enfes. 

 Bugün tatlı olarak san sebastian cheesecake hazırladım. İnternetteki tarifler genelde kalabalık kişiler için hazırlanmıştı. Ben malzemelerin yarısını kullanarak iki kişilik hazırladım. Tatlım için; 

  • 200 gram labne ya da krem peynir
  • bir çay bardağı şeker
  • iki yumurta 
  • vanilya
  • bir çorba kaşığı un 
kullandım.

Önce peynirle şekeri şeker eriyinceye kadar çırptım. Ardından yumurtaları ekleyerek çırpmaya devam ettim. Vanilya ve unu ekledim biraz daha çırptım. Kelepçeli kalıba döktüm. 180 derecede yarım saat pişirdim. Kalıbım biraz büyük ve malzemem az olduğu için san sebastian'ım ince oldu. Ama lezzetini etkilemiyor bu durum. Çikolata veya meyve sosu ile süsleyerek servis ettim. Bayıldım gerçekten! İki tarifim de beş çayı için muhteşem tatlar. Bonne apetit ♡

9 Kasım 2019 Cumartesi

11.22.63 Bir Zaman Makinemiz Olsaydı!

Bir zaman makinem olsaydı hangi yıllara dönmek isterdim? O yıllarda neler  olurdu? Bir insanın hayatında değişiklikler yaparak bir takım kötü anıları silebilir ve onları yeniden yaşayabilir miydim? Peki ya dünyada neler yapabilirdim? Ülkem için yolunda gitmemiş bir şeyleri değiştirebilir miydim?
İlk bölümünden itibaren tüm bu sorulara yanıt arayan bir Stephen King romanı uyarlaması 11.22.63,
oyunculuğunu çok başarılı bulduğum (ve sanki 30 yaşlarında görünmüyor mu?) James Franco'nun başrol aldığı dizi. Bir dolaba giriyorsunuz, ki Al buna tavşan deliği diyecek, dolabın sonu geçmişe çıkıyor. James franco yani geçmişteki ismiyle Jack Amberson Amerika'nın geleceğini değiştirmek için J.F. Kennedy suikastini önlemeye çalışacak. Dolabın sonunda 60'lar Amerikası insanlarını, giyim tarzlarını, saç biçimlerini, konuşma ve dans biçimlerini yakından inceleme fırsatımız oluyor. Özellikle ilgimi çeken birkaç toplumsal olay, umumi tuvaletin bile beyaz insanlara özel olmasıydı. Ten rengi ayrımı çok belirgindi ve bir benzin istasyonu çalışanı siyahi müşterisini kovmaktan beter ediyordu. Jack Amberson'un ırkçılığa karşı tutumları ve Sadie'e duyduğu sevgi, kurgusu haricinde özellikle diziye bağlanmamı sağlayan etkenlerdendi. Diziye başlarken  Previous series Of 112263 kısmından sonra duyduğum başlama müziği bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu müzikler dizi ile bütün oluşturmuş diyebilirim bu açıdan. Çok sevdim. Yalnızca izlerken sonu hakkında olduğundan daha farklı öneriler sunuyordum kendime. Şimdi, 
izlerken birkaç diyaloğu not aldım ve burada paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum. Mutlaka izlenmeli dediğim tek sezon sekiz bölümden oluşan bir dizi kendisi. 
"Fakat dikkatli davran. Kimseyle fazla yakınlaşma sonu hiç iyi gitmiyor. Geçmiş değişmek istemiyor. Bazen onu senin ittiğini hissediyorsun. Hissediyorsun bunu, bir şeyleri değiştirmeye yaklaştığında. Bunu anlatmak zor fakat yaşayınca göreceksin. Geçmişi allak bullak edecek bir şey yaptığında geçmiş de seni allak bullak ediyor."

"Özürler şeytan tüyü gibidir bay Amberson, yeterince güzellerdir ve hızlı serpilirler fakat çok fazla önemleri yoktur."

"-O'na değer veriyor musun?
+Evet.
-O halde ilk önce onu düşün. Onun hayatındaki önemli şeyleri koru. "

"Bay Amberson insanlara gerçeği söylemeyi reddettiğinde onların haysiyetini de reddedersin."

"Buradayım çünkü sana dair her şeyi seviyorum. Sana geçmişte ne olmuşsa veya gelecekte ne olursa olsun, sorun değil.
Çünkü karşımda duran kişi, bir mucize.
Sen bir mucizesin."

1 Kasım 2019 Cuma

hayatı sadeleştirmek için Derle,Topla,Rahatla

 Yaşadığımız yer kişiliğimizden, ruhumuzdan yansımalar taşır. Tercihlerimizi net bir biçimde ifade eden bir alandır. Düzenli olmak; bana kendimi çok iyi hissettirir ama bunu nasıl başaracağımı bilemiyorum. Siz de topladıktan sonra dönüp arkama baktığımda dağınıklıkla karşılaşıyorum diyenlerdenseniz japon toplama ve düzenleme sanatı ile tanışalımm.😊 hayatı sadeleştirmek için derle, topla, rahatla. 
Çocukluğundan beri bolca derleme toplama ev düzenleme dergileri okuyan ve uygulamaya çalışan sonra da profesyonelleşip bunu bir iş'e çeviren yazar Marie Kondo, rehber niteliğinde bir kitap yazmış bu bilgileri paylaşmak için.
Derli toplu, düzenli olabilmek için öncelikle fazlalıklardan kurtulmayı yani "atmayı" ardından saklama işini nasıl nerede yapabileceğimizi açıklıyor kitabında. Her şey aşama aşama ilerliyor Önce ne yapmamız gerektiğini daha sonra nasıl yapacağımızı açıklıyor ilgi çekici bir şekilde. Özellikle kıyafetleri askılamak yerine katlamayı tercih ediyor. Onlara dokunmanın enerji akışı sayesinde iyileştirici bir gücü olduğuna inanıyor. Çorapları top top yapmanın onları deforme ettiğini söylüyor ve yeni bir yöntem sunuyor. 
"Atma" konusunda zorlandığımızda kıyafetlerle geliştirdiğimiz duygusal ya da bilgisel boyutu kendimize sorular sorarak çözümlememizi ve daha sonra verdiği haz durumunu ölçerek karara varmamızı öneriyor. Dolabımızın bir köşesinde bulunan atmaya kıyamadığımız ama aynı zamanda kullanmaya da fırsat bulamadığımız her eşyanın israf olduğuna dikkat çekerek gerekirse başka kimselere hediye edilebileceğini söylüyor. Böylece bu eşyalar hediye ettiğimiz kişinin elinde değer buluyor ve mutlu bir döngü yaratmış oluyoruz. 
Benim için kitabın en önemli soru cümlesi "Geçmişe olan bağlılığım mı yoksa geleceğe dair duyduğum korku mu bunu atmama engel oluyor?" olmuştu. Eşyalarımı çoğunlukla bir anısı olduğu için ya da gelecekte ona ihtiyaç duyabileceğim korkusuyla elden çıkaramadığımın farkına vardım. Bazen "ya bu da çok abartı olmuş" dediğim oluyordu ama gerçekten psikolojik yaklaşımda da işe yarar çözümleri vardı yazarın, okumaktan ve uygulamaktan keyif aldım diyebilirim.
Eğer okumaya ve ardından uygulamaya karar verirseniz yazıları pekiştirici youtube videoları olduğunu paylaşmak isterim. Konmari metodu başlıklı birçok video ve örnekler bulabilirsiniz. :-)

10 Temmuz 2019 Çarşamba

Ev Yapımı Saç Parfümü ♡

Özel günlerde kullandığım parfümden birkaç fıs da saçlarıma kullanıyordum. Tabi artık kozmetik mağazalarında çeşitli markalarda saç parfümleri var ama boyaydı şampuandı kremdi derken bolca kimyasala maruz kalıyoruz. Bunun yanı sıra parfüm kullandığımda saçlarımın çok çabuk yağlanıp kirleneceğini biliyorum. Ben hem uzun süre güzel koksun hem bakım yapsın hem de doğal olsun yani kimyasal olan hiçbir şey bulunmasın ve saçlarımı yağlandırmasın istedim. Bu sebeple biraz araştırma yaptım ve bu formülü buldum.
Saç parfümü için ihtiyacımız olan,
  • Yarım şişe gül suyu,
  •  5 damla gül yağı, 
  • 5 damla vanilya ekstratı,
  • Boş sprey şişesi. 
Özellikle gül yağı saçlar için çok faydalı tek başına ıslak saça serum olarak bile kullanılabilir. Kuru saçları nemlendirir parlak bir görünüm verir. Saç diplerinde problem varsa diplere de güvenle kullanılabilir. Bunların yanında lavanta yağı da kullanılabilir. Ben vanilya kokusunu sevdiğim için vanilya tercih ettim.
Duştan sonra ıslak saçlarıma kolay taramak için de uyguluyorum gerçekten işe yaradığını söylemeliyim. Ayrıca sadece saç parfümü değil tamamen doğal alkolsüz vücut parfümü olarak da kullanılabilir. Vücut parfümü olarak saçlardaki kadar kalıcı olmasa da hafif koku sevenler için ideal. İçeriğinde mis gibi kokan yağlar olmasına rağmen saçımda ağırlaşma/yağlanma yapmayan saç parfümünü uzun süre kullanım için buzdolabında saklıyorum.

15 Haziran 2019 Cumartesi

Kendin Yap Aynısefa Yağı ♡

Calendula/aynısefa ülkemizde çok sık görülen bir bitki. Faydaları da saymakla bitmez. Ben saksıda yetiştirmeyi de seviyorum. Kozmetik sektörünün yükselen yıldızlarından kendisi. Yağı,kremi oldukça bol kullanılıyor. Ben de evde kendim aynısefa yağı yapmak istedim. Küçük bir cam kavanoz içine doğal zeytinyağı ekledim ve içerisine evde kendi yetiştirdiğim aynısefa çiçeğinin yapraklarını ekledim. Saksıda kendiliğinden kurumaya yüz tutmuş solmuş olan çiçekler vardı onları kullanmayı tercih ettim. Tazelere kıyamadım :-)
Üç ay kadar güneş görecek şekilde sakladım. Süreç sonunda ev yapımı tamamen doğal çok etkili aynısefa yağım hazır oldu. :)
Yağ olarak kullanmak istemediğimde kremlere karıştırıyorum. Peki nasıl faydaları var bu çiçeğin;
  • Antiseptik özelliği sayesinde yaralara iltihaplara iyi geliyor. Sadece cilt iltihabı değil, ağız yaralarına adet sancısına da iyi geliyor. 
  • Calendula/aynısefa ile yapılan krem güneş koruması sağlıyor.
  • Yaşlılık lekeleri, kırışıklık ve izlerin görünümünü azaltıyor.

Krem/yağ formunda kullanımı dışında çay olarak tüketilmesi de tavsiye edilen aynısefanın faydaları saymakla bitmez. ♡

11 Mayıs 2019 Cumartesi

Bi Kitap/ Arınma Beslenme Rutini

 Sağlıklı beslenme ve bu konuda nasıl daha kolay alışkanlıklar edinilebileceği hakkında yazan uzmanların kitaplarını bolca okumaya çalışıyorum. Bunlardan benim için en önemlisi dilinin anlaşılabilir olması sebebiyle "Arınma" oldu.
Henüz kitaptaki tüm tavsiyelerin hepsini uygulama şansım olmadı. Yavaş yavaş ilerliyorum.
Özellikle dikkat etmediğim dönemlerden sonra kitabı elime alıp detox uygulamaya başlıyorum. Kendimi daha temiz, ferah hissetmeye çalışıyorum. Kitabın yazarı bir kardiyolog ve Hindistan'a gittikten sonra yaptığı çalışmalar üzerine arınma programını hastalarıyla paylaşmaya başlamış. İşe yarayan örneklerden sonra kitap haline getirerek tüm dünyaya ulaştırmak istemiş.

 Junger'e göre bu program içinde uzak durulması gerekenler *şeker, alkol ve süt ürünleri. Kitap sayesinde yanlış bildiğim, biliyorum diye düşündüğüm ve bilmediğim birçok konu hakkında detay öğrenme şansına sahip oldum. Sağlıklı bir yaşam için okunması gereken kitaplar arasında olduğunu düşünüyorum.

Sağlıklı beslenme rutini oluşturmaya çalıştığım ilk dönemler bolca chia, fıstık ezmesi ve meyve ile arınma programı için hazırlanmaya çalıştım. Bunlar özellikle tavsiye edilen ve öğünlerde olması gereken ürünlerin başında geliyor.
Kendime yaptığım en büyük iyilik, bolca su içmek ve taze meyve/sebze tüketerek başlamak oldu. Motive edici, kolay bir başlangıç oldu. Özellikle mevsiminde, taze olarak dondurup saklamayı ve gerektiğinde tüketmeyi tercih etmeye çalışıyorum. Yine arınma kitabından öğrenerek hayatıma yerleştirdiğim kurallardan ithal olanı asla satın almıyorum. 
İthal meyve yerine de yerli tüketmeyi tercih ediyorum.  ithal olanı yiyeceğim diye vücuduma bilmediğim bin türlü kimyasalı almaya hiç niyetim yok. Zaten hiç de sevmem işte ithal muz mesela, bence çok sevimsiz tatsız. Ezik büzük çürümeye yakın olanı seviyorum zaten :-)

13 Şubat 2019 Çarşamba

Kürk Mantolu Madonna

Her insanın kendi duygularından bir parça bulabileceği bir kitap Kürk Mantolu Madonna. Olay örgüsünün Raif efendinin sevmediği bir kadınla evlenmiş olduğu kısmı, çokça iç sıkıcı ama bunun dışında sıradan bir düşünce ya da hissi ayrıntılı bir şekilde naifçe anlatılmasını etkileyici buldum. Gönül isterdi ki bu kadar güzel seven bir adam, sevdiği mutlu olacağı bir kadınla evlensin.Yazarın Raif efendi ve Maria puder aşkına yaklaşımı o kadar naif ki sevdiğinin onu terk etmesinden ziyade ölümünü tercih eden bir sonla süslenmiş çokça üzmüştür dışarıdaki "sonu güzel bitiyor" yorumlarına tezat olarak. Alıntılar ekleyerek tamamlamak istedim. Mutlaka okunmalı. :) Hatta ben de mutlaka bir kez daha okumayı istiyorum kaçırdığım, alıntılanacak derinlere dokunan güzel cümleler için.

"Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey."

"Bu akşam anladım ki bir insan diğer bir insana hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi sürüklenebilirim."

"...iki insanın birbirini bulması bu kadar güç olan bu dünyada bizim böyle manasız sebeplerle ayrılmamızın imkansızlığını anlatıyordum."

"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin,her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde "Bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır."

"Hayat beni kaybetmekle hiçbir şeyi ziyan etmeyecekti."

 “Bana hareket etmek, görmek, duymak, hissetmek, düşünmek hülasa yaşamak kabiliyetini veren bir şey içimden çekilip alınmış gibi, posa haline geldiğimi fark ettim”

"Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."

"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin."